Anonim Şirketler ile Limited Şirketlerin Avantajları ve Dezavantajları

  

   *Av. Çiğdem AKKAN

    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile anonim şirketlerin, önceki yasal düzenlemelerin aksine tek ortaklı olarak dahi kurulabilmesinin önünün açılmasının akabinde birçok limited şirket tür değiştirerek anonim şirkete dönüştürülmeye başlanmıştır. Bunun yanında; yeni kurulacak şirketler yönünden tür seçimi yapma konusunda şirket kurucuları tarafından birçok tereddüt yaşanmakta ve hangi şirket türünün daha avantajlı olacağı sorusu akıllarda önemli bir yer işgal etmektedir.

    Yeni kurulacak olan şirketlerde özellikle asgari esas sermaye miktarı şirket türü konusundaki tercihleri belirlemektedir. Limited şirketler asgari on bin Türk Lirası sermaye ile kurulabilmekteyken bu rakam anonim şirketlerde elli bin Türk Lirasına çıkmaktadır. Şirketin iştigal konusu bakımından elli bin Türk Lirası sermayenin fazla olması halinde genellikle limited şirket tercih edilmektedir.

   Gerek limited şirketler gerekse anonim şirketler sermaye şirketi vasfında olmaları ve ortaklarının şirket borçlarından dolayı kamu borçları hariç şahsi sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle birbirine yakın özellikler göstermektedir. Ancak limited şirketlerin ortak sayısı bakımından kanun koyucu tarafından üst sınır getirilmiş olması, limited şirket ortaklarının belirli şartlar altında ortaklıktan çıkarılması mümkünken anonim şirkette taahhüt edilen sermayenin ödenmesinde temerrüde düşülmesi hariç olmak üzere ortaklıktan çıkarılma müessesesinin bulunmaması, limited şirket ortaklarının rekabet etmeme ve sadakat yükümlülükleri bulunmasına rağmen anonim şirket ortaklarının kanun koyucu tarafından bu tür yükümlülükler altına sokulmamış olması gibi örneklere bakıldığında limited şirketlerin şahıs şirketlerine daha yakın özellikle gösterdiği söylenebilir.

    Limited şirketin anonim şirkete dönüştürülmesi ya da yeni şirket kuruluşlarında tür seçimi konusunda karar verilirken her iki şirket türünün de avantajlarının ve dezavantajlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Öncelikle anonim şirketlerde, limited şirketlerin aksine hisselerin halka arz edilmesi mümkündür. Bu, şirketin kurumsallaşması konusunda önemli bir avantajdır. Ayrıca anonim şirketlerde hisseler halka arz edilmese dahi kayıtlı sermaye sisteminin seçilmesi söz konusu olabilmektedir. Kayıtlı sermaye sisteminin benimsenmesi halinde, belirlenen üst sınıra kadar sermaye artışı kararları yönetim kurulu tarafından verilebilecek ve esas sözleşme değişikliği gerekmeyecektir. Bu da genel kurul işlemleri için harcanacak emek ve masraflar ile ticaret sicil ilan ücretlerinden tasarruf anlamına gelmektedir.

    Limited şirketlerde hisse devirleri mutlaka noter aracılığıyla yapılmak zorundadır. Bu da her hisse devri işleminde devreden ve devralan taraflar için noter masrafı anlamına gelmektedir. Anonim şirketlerde ise hamiline yazılı hisseler teslim yoluyla, nama yazılı hisseler ciro ve teslim yoluyla devredilebilir. Çıplak paylar ise alacağın temliki yoluyla devredilebilmektedir.

    Limited şirketlerde pay sahiplerinin şirketin borçlarından dolayı sorumluluğu bulunmamasına rağmen kamu borçları için bu kural geçerli değildir. Vergi, SGK ve sair kamu borçlarının tamamından dolayı limited şirket ortakları payları oranında sorumluluk altındadır. Anonim şirketlerde ise yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahiplerinin pay oranları ne kadar yüksek olursa olsun kamu borçlarından dolayı sorumlulukları bulunmamaktadır.

  Anonim şirketlerde ortakların ortaklıktan çıkarılması söz konusu değildir. Bunun tek istisnası, taahhüt edilen sermaye payının ödenmesinde temerrüde düşülmesi nedeniyle ihraçtır. Limited şirketlerde ise şirket ana sözleşmesinde belirtilen sebeplerle ya da haklı sebeplerin varlığı halinde bu haklı sebeplere dayanarak ortağın ortaklıktan çıkarılması mümkündür. Limited şirketlerdeki bu imkân, sorun yaratan ve şirketin işleyişine zarar veren ortakların şirketten çıkarılması yoluyla kalan ortakların verimli bir şekilde çalışmayı sürdürmelerinin önünü açmaktadır.

   Anonim şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurma zorunlulukları mevcuttur. Aksi halde şirket hakkında idari para cezası uygulanmaktadır. Limited şirketlerde ise böyle bir zorunluluk yoktur. Anonim şirketler için getirilen bu zorunluluk ek bir maliyet kalemi olarak algılanabilmektedir. Oysaki bir sermaye şirketinin düzenli olarak hukuksal destek alması, o şirket için bir zarurettir. Şirketin kendi bünyesinde sigortalı olarak avukat çalıştırması gerekmemekte, serbest çalışan en az bir avukatla müşavirlik anlaşması yapması yeterli olmaktadır. Bu kapsamda zorunlu bir ihtiyacın ek bir maliyet olarak algılanması son derece hatalı bir yaklaşımdır.