Şirketler Topluluğunda Güvenden Doğan Sorumluluk
*Av. Çiğdem AKKAN
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nda m. 195 vd. hükümlerinde,
önceki kanundan farklı olarak şirketler topluluğuna ilişkin düzenlemeler
yapılarak, hâkim şirket, bağlı şirket ve şirketler topluluğu kavramları yasal
düzenlemeye kavuşmuştur. Buna göre;
* Bir ticaret şirketi,
- Diğer bir ticaret şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak oy haklarının
çoğunluğuna sahipse veya
- Şirket sözleşmesi uyarınca yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu
oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilme hakkını haiz ise veya
- Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak tek başına veya
diğer pay sahipleri ile birlikte oy haklarının çoğunu oluşturuyorsa,
· * Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini bir sözleşme gereğince
veya başka bir yolla hâkimiyet altında tutabiliyorsa birinci şirket hâkim şirket,
ikinci şirket ise bağlı şirkettir.
Kanun koyucu yapmış
olduğu bu düzenlemelerden sonra TTK m. 209 hükmünde, şirketler topluluğunda
hâkim şirketin oluşturduğu güvenden dolayı sorumluluğunu hükme bağlamıştır. Bu,
yeni ve son derece yerinde bir hükümdür. Hüküm, şirketler topluluğuna dâhil
şirketlerden biriyle üçüncü kişi tarafından, hâkim şirketin oluşturduğu güvene
dayalı olarak yapılan işlemlerden dolayı hâkim şirkete bir sorumluluk
yüklemektedir.
TTK m. 209 hükmünden kaynaklanan güven
sorumluluğunun ortaya çıkması için öncelikle bir şirketler topluluğunun
bulunması ve üçüncü kişinin bu şirketler topluluğuna dâhil olan, hâkim şirket
hariç olmak üzere diğer şirketlerden biriyle hukuki bir ilişkiye girmiş
olmalıdır. Hükme göre sorumluluğun doğması için, üçüncü kişinin söz edilen hukuki
ilişkiye girmesinde, hâkim şirketin yarattığı güven etkili olmuş olmalıdır.
Ancak bu güven, hâkim şirketin toplumda yarattığı genel ve soyut güven değil;
söz konusu işleme ilişkin olarak yaratılan somut güvendir. Şöyle ki; hâkim
şirketin ilgili işleme ilişkin olarak işlem yapılan bağlı şirketin üzerine
düşen hukuki yükümlülükleri yerine getireceği konusunda üçüncü kişiye sözlü
olarak garanti vermesi, hukuki işleme konu olan projenin arkasında kendisinin
desteği olduğunu özellikle belirtmesi gibi haller somut güven oluşturmaya
yönelik davranışlar olarak kabul edilebilir. TTK m. 209 kapsamındaki güven sorumluluğu
hukuki niteliği itibariyle bir kusur sorumluluğu olduğundan salt soyut ve genel
bir güven duygusu yeterli olmayıp bunun somutlaştırılması gerekmektedir. Üçüncü
kişinin kendiliğinden hâkim şirketin şirketler topluluğuna dâhil olmasından
dolayı sahip olduğu güvene dayalı olarak bağlı şirketle hukuki ilişkiye girmesi
halinde hâkim şirkete herhangi bir sorumluluk yüklenmesi mümkün olamaz.
Her kusur sorumluluğunda olduğu gibi; burada da
ortaya çıkmış bir zarar bulunmalı ve zarar ile yaratılan somut güven arasında
illiyet bağı bulunmalıdır. Zarar, hukuki ilişkiye girilen bağlı şirketin
üzerine düşen edimleri ifa etmemesi sonucunda üçüncü kişinin uğradığı zararları
ifade eder.
Açıklanan tüm koşulların oluşması halinde, zarara
uğrayan üçüncü kişinin zararlarının tazminini hâkim şirketten talep etmesi
mümkündür.